9 Mart 2013 Cumartesi

Halil Nebiler, Ulusal Kanal


Halil Nebiler
Ulusal Kanal
Televizyon Gazetesi
İSTANBUL

Sayın Hali Nebiler,
Ben bir Atatürk Bağımlısıyım… İzinde değil, bağımlısı... 2 Mart günü Bodrum’da gerçekleştirilen Milli Anayasa forumu’na katıldım. Üstümde, ön yüzünde, “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi” Bilinç Üniversitesi, arka yüzünde yetmiş milyonluk  aile, Türkiye” Bilinç Üniversitesi yazılı önlüğü giyerek katıldığım bu toplantıda siz Andımız’ı okuduktan sonra ayağa kalktım ve önlüğümdeki yazıyı gösterdim.

Devam etmeden önce aşağıda sayılan alanlarda yaptığım bazı çalışmalardan söz etmek istiyorum:

Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız, bazıları yerel bazıları merkezi yönetimin sorumluluk alanına giren, devletin iş yükünü azaltmayı öngören, bilinç konusunda otodidakt (özöğrenimli) olmamı sağlayan çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten değişti:
 *      Kendimi tanımağa başladım.
*       “ Diğerkâm bir kişilik” edindim.
*      “Yasa Bağımlısı bir Bilinç Çağı İnsanı” oldum
*      “Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve “yaratılanları Yaratan’dan ötürü sevme” ilkelerini özümsedim.
*     Edindiğim tecrübi bilgi ile işlevi ve amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
*     Sözü edilen çalışmaları yaparken bir ilki gerçekleştirdim. Bilinçolog oldum.
*    Tanımı yeti sözcüğüyle sınırlı olan bilinç kavramını (a) sorumluluk kavramıyla bütünleştirdim, (b) bilimselleştirdim, Bilinç = Z (zaman) x  Ç2 ( çabanın karesi) şeklinde ifade ettim.

Yasa Bağımlısı bir Bilinç Çağı İnsanı ” olarak yaptığım işlerden (önlediğim yolsuzluklardan) bazıları:

(a)    Meclis Başkanlarından Köksal Toptan’ın TBMM Hizmet Ödülü verdiği sn Ferit Şahenk’in Başkanı olduğu, Turgutreis Yat Limanı (D-Marin’i) ÇED raporunu hiçe sayarak, Çevre Yasası’ni ihlâl ederek, denizi kirleterek inşa eden, yaya yolunu, defalarca işgal ederek, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal alana tecavüz ederek işleten Doğuş Grubu’nun  yaptığı yolsuzlukları önledim.

(b)    Turgutreis Otobüs Terminali karşısındaki Total benzin istasyonunun reklam panosunu yaya yoluna koyarak, kamusal alana tecavüz ederek yaptığı yolsuzluğu da aynı şekilde önledim.

Bu vesileyle, “parayı verenin düdüğü çaldığı” bir ülke olan Türkiye’de “Yasa Bağımlısı Bilinç Çağı İnsanları”ına olan ihtiyacın önemini de ifade etmek isterim.

Diğer taraftan; yukarıda sözü edilen çalışmaları  yaparken geliştirdiğim, ilk  ve orta öğretim okulları müfredat programına uygulama dersi olarak konulması önerisiyle M. E. Bakanlığı’na gönderdiğim, gereken özen gösterilerek uygulandığı takdirde, Türkiye’nin geleceği çocuklarımıza da benzer özellikleri kazandıracağından kuşku duymadığım “Trafik terörünü halkın işbirliğinde çözme ve demokrasiyi tabana yayma  projesi” ne yazık ki, dikkate alınmadı… Alınsaydı…

Bilinmesinde fayda gördüğüm iki önemli gerçek:
(A)    Küresel ısınma “Bilgi Çağı”nda gerçekleşti. “Bilgi Çağı”nın “bilgi ile sınırlı eğitim anlayışı” felâket olarak tanımlanan küresel ısınmayı önleyemedi. Bu durum karşısında; “Bilgi Çağı İnsanı”nın “bilinçlendirici eğitim anlayışı”nı özümsemesi, yalnız ülkemiz değil gezegenimiz için olmazsa olmaz  bir koşuldur…
(B)  Bilinç sözcüğünün kullanılışında saptadığım yanlışlar;
*    “Biliyorum”ya da “farkındayım” yerine “bilinçliyim” ya da “bilincindeyim”,
*    “Kasten” ya da “maksatlı” yerine “bilinçli olarak”,
*    “Bilgilendiriyorum” ya da “bilgi veriyorum” yerine “bilinçlendiriyorum” denilmektedir.

Sayın Halil Nebiler,
Bir “Bilgi Çağı İnsanı” olan Neil Armstrong  Ay’ayak bastığında: “Benim için küçük ama insanlık niçin büyük bir adım” demişti…

Bu gezegenin sakinlerinin “Yasa Bağımlısı Bilinç Çağı İnsanı” olmayı başardıklarında atmış olacakları adımın büyüklüğünü hayal bile edemiyorum…

Bodrum’da gerçekleştirilen forum’la ile ilgili izlenimlerim:

*    Konuşmalar başlamadan önce hazırladığım bir dosyayı başta sayın Hüsamettin Cindoruk olmak üzere panelistlere verdim. Cindoruk’a dosyayı verirken, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsemeyi başarabilseydik bu sorunları yaşar mıydık?” yazılı soru kağıdımı da takdim ettim, ama cevaplamadı. Sanırım o da deli(!) olduğumu anlamıştı.

*    Aynı dosyanın bir örneğini size verirken “bilinç kavramı üzerinde yoğunlaşalım” dedim…

*    Çerkez Ethem’den, onun hainliğinden (!) yine söz ettiniz… Atatürk bağımlısı bir Çerkez olarak ne düşündüğümü acaba tahmin edebilir misiniz?.

*    AKP’ye, RecepTayyip Erdoğan’a yönelik tepkilerden anlaşılan o ki, Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulsak sorun kalmayacak…

Bana göre, bencil (hodkâm) bir varlık olan insanın, küresel ısınmanın sorumlusu insanın, kendisinden kurtulmasıdır…Bu sağlandığında, Recep Tayyip Erdoğan gibiler de olmayacağından insanlık da kurtulacaktır.
*    Şu var ki, bu gezegenin hodkâm insanları değişmedikçe, diğerkâm bir varlığa dönüşmedikçe, başka Recep Tayyip Erdoğanlar  gelmeğe devam edecektir…

Sayın Hali Nebiler,
Başkalarıyla örneğin sizinle aramızdaki fark, en önemli fark: Sizler, yapmak istediklerinizi, yapılmasını istediklerinizi, ya da  hayallerinizi söylüyor, anlatıyor ya da yazıyorsunuz. Ben ise hayallerimi değil, insanlık için yaptığım çalışmaları, gerçekleştirdiğim, bağımlısı olduğum işleri…

Diğer taraftan, yaptığım çalışmaları,gerçekleştirdiğim, bağımlısı olduğum işleri sizlere örnek olabileceği inanç ve umuduyla, örneği ekli “Diğerkâmlık Andı”nda ifade ettim.

Bağımlısı olduğum Atatürk de, insanlık için hayatını ortaya koyarak yaptığı çalışmaları, gerçekleştirdiği işleri, ”Nutuk” olarak bilinen ünlü eserinde yazdı, anlattı, ifade etti…

SON SÖZ: Bilinç konusunda bir program yapmak isterseniz yardımcı olmağa hazırım

Saygılarımla.

Prof. Dr. M. Akif Çukurçayır’ın benimle ilgili “Erdem Öğreten bir Delinin Hikayesi(!) başlıklı makalesinin örneği eklidir

Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Bilinçolog Galip (Diğerkâm) Baran

TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com

Bilinç Üniversitesi’nin:
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, bundan böyle, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Kuruluş amacı:  Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, eşdeyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in aldığı bir dünya düzeni kurmak.

EKLERİ:
1.        “Diğerkâmlık Andı”
2.        “Erdem Öğreten bir Delinin (!) Hikâyesi”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder