KONU: Dünya Yolsuzluk Haritasındaki Yerimiz, ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ için çalışma
projemiz / ‘Devletin Devamlılığı İlkesi”ni
hayat geçirme sözümüz.
Sayın Dr. Lale
Aytaman,
Belediye başkanının çalışmalarımız karşısında takındığı
olumsuz tutumu arz etmek için 1991 yılında sayın Yıldız Kenter’le birlikte ziyaretinize geldik.
Olumsuz tutumunu devam
ettirmesi üzerine, kendisini size şikayet ettik.Turgutreis’e geldiniz. Bundan
sonra bize, günümüzde Bilinçhane olarak tanımladığımız bir çalışma yeri tahsis
etti.
Bugünkü görüştüğümüzde sözünü ettiğim çalışmalarımızı ülke
genelinde yaygınlaştırmanın hazırlığı içindeyiz. Bu konuda dosyalar hazırladık.
Görmek isterseniz, bir örneğini adresiniz gönderebilirim.
Yaygınlaştırmak istediğimiz çalışmalarımızın dayanağı olan
bazı bilgi ve belgeler Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı sn Dr. Osman Gürün’e
elden gönderdiğimiz, olumlu yanıt aldığımız, örneği ekte görülen başvuruda
açıklanmıştır.
Sn Gürün’nün 26 10. 2014 günü OASİS’te yapılacak bir
toplantıya katılmak üzere Bodrum’a geleceğini öğrendik.
İzin verirseniz,
kendisine sizden söz edecek ve çalışmalarımızda bizlere yardımcı
olabileceğinizi ifade edeceğim.
Uygun görürseniz, bu konuda ilk adımı, Muğla
Üniversitesi’nde verebileceğiniz “Devletin
Devamlılığı İlkesi” konulu bir konferans vererek atabileceğimizi
düşünüyorum.
Konuyu Bodrum’da Kaymakamlık yapmış olup, benden
yardımlarını esirgememiş olan sn Vehbi Avuç ve sn Uğur Boran’la görüştüm.
Yardımcı olacaklarını ifade ettiler.
Saygılarımızla.
Atatürk bağımlısı
Demokrasi Öğretmeni
Bilinç Üniversitesi Kurucuları Platformu Temsilcisi
Türkiye HABİTAT Yolsuzlukları Önleme Kozası
Kolaylaştırıcısı
Bilinçolog Galip (Diğerkâm) Baran
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
Bilinç
Üniversitesi’nin:
(a) İşlevi:
“Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına
dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler
kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli
mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda
bulunmak.
(b) Kuruluş amacı: “Güçlünün
haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu”, bir başka deyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in aldığı bir dünya
düzeni kurmak.
***
Dr. Osman Gürün
Büyükşehir Belediye
Başkanı
MUĞLA
KONU:
(a) Türkiye’yi “Danimarka’dan daha az
yolsuzluk yapılan ülke yapma” projesi.
(b) “Devletin devamlılığı ilkesi”ni hayata geçirme
konusunda uyruklarının sorumluluğu” projesi.
Sayın Dr. Osman Gürün,
ÖNBİLGİ:
Ben, GELECEĞİN;
* Parayı verenin
düdüğü çaldığı değil, çalmadığı,
* Bal tutanın
parmağını yaladığı değil, yalamadığı,
* Gemisini
kurtaranın kaptan olduğu değil, olmadığı,
* Devletin malının
deniz sayıldığı değil, sayılmadığı,
* Her şeyin devletten
beklendiği değil, beklenmediği,
* Dokunmayan yılanın
bin yaşadığı değil, yaşamadığı,
AYDINLIK TÜRKİYESİ’ni inşa etme sorumluluğunu üstlenmiş olan Kafkas
kökenli bir Türküm.”
BU SORUMLULUĞU ÜSTLENMEME
YOL AÇAN ÇALIŞMALAR
Çevre, tüketim, trafik, sağlık,
vergi, rüşvet, milli servet, iş ahlakı (Ahilik), imar ve her şeyi devletten
bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini
araştırdığımız, bazıları yerel bazıları merkezi yönetimin sorumluluk alanına
giren, bencillikten kurtulmamı, diğerkâm bir kişilik edinmemi, yasa bağımlısı
olmamı sağlayan çalışmaları yaparken yaşan biçimim kökten değişti:
* “Bilinç Çağı İnsanı” oldum
* “Kendimi tanıma”ğa başladım.
* “Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve “yaratılanları Yaratan’dan ötürü sevme”
ilkelerini özümsedim.
İnsan bencil bir
varlıktır ve bencil varlık değişmedikçe; sencil bir varlığa dönüşmedikçe bu
ilkeleri özümseyemez.
* Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi ve kuruluş
amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
* Bilinç
konusunda uzmanlaştığımın, otodidakt (özöğrenimli) bir varlık olduğumun farkına vardım. Kendimi
Bilinçolog olarak tanımladım
Otodidakt : bir okula
gitmeden kendi kendini yetiştiren (kimse). eş. yeni özöğrenimli.
Özöğrenim: her şeyi kendi
kendine öğrenme, kendi kendini yetiştirme işi.
Yukarıda sayılan alanlardaki çalışmaları
yaparken; “Bilgi Çağı İnsanı”nın tanımını
“yeti” sözcüğüyle sınırlı tuttuğu
bilinç kavramını:
(a) Sorumluluk kavramıyla
bütünleştirdim, ete kemiğe büründürdüm, somutlaştırdım.
(b) Bilinç = Z (zaman)
x Ç2 ( çabanın karesi) şeklinde ifade
ederek bilimselleştirdim…
Aynı çalışmaları yaparken, basında
yer alan haberlerden, “Burası Türkiye”
ve “Küresel ısınma” sergileri
hazırladım.
1996 yılında İstanbul’da gerçekleştirilen HABİTAT II ve Bodrum’da
gerçekleştirilen Yerel HABİTAT Konferanslarına katıldım. Bu konferanslarla
eşzamanlı olarak başlattığımız çalışmalar devam etmektedir.
Ne var ki; bencil varlıkların ( “Bilgi Çağı İnsanları”nın)
düzenlediği ve katıldığı bu etkinlikler fare doğurdular.
Fare doğuran etkinliklerin bir başka örneği, MUMİKOM (Muğla Milletvekillerini İzleme
Komitesi”dur. MUMİKOM’dan esinlenerek kurmuş olduğumuz TUBİKOM ( “Turgutreis
Belediyesini İzleme Komitesi” fare doğurmamıştır. Muğla’nın Büyükşehir
olmasından sonra başlattığımız BODBİKOM (Bodrum Belediyesini İzleme
Komitesi) faaliyetlerini sürdürmektedir.
Sözü edilen yıl(1996):
(a) Bodrum
Garajaltı kavşağında başlattığım bir çalışma ile, yayalarla ilgili “kırmızı ışık kuralı”nı ihlâl eden (bu
yolsuzluğu yapan) yayaları, ( aynı kuralı sürücüler de yaya iken ihlâl
etmektedirler) “Yeşili Bekle, Lütfen”, “Sağdan,
Lütfen” yazılı pankartları kullanarak uyarmağa başladım.
(b) Sokakta, yani kamusal, yani Türk Milleti’ne
ait alanda çöp, izmarit ve benzeri atıkları toplamağa başladım. Kamusal, yani
Türk Milleti’ne ait alana, yani Türkiye’ye, özel, yani tapulu malım gibi sahip
çıktım.
Demokrasinin, yukarıda
sözü edilen kavşaklarda özümsenebileceğini ve bencil bir varlık olan “Bilgi Çağı İnsanı”nın demokrat
olamayacağını aynı çalışmaları yaparken öğrendim.
Diğer taraftan, demokrasinin, “özgürlüklerin özgürlüklerle sınırlı olduğu bir yaşam biçimi” olarak
algılanabileceğini de dikkate alarak, sözü edilen kavşakları “Demokrasi Dershanesi” ve o kavşaklarda
yayalarla ilgili “kırmızı ışık kuralı”nı
ihlâl eden bencil insanları uyaranları “Demokrasi
Öğretmeni” olarak tanımladım…
Sözü edilen kuralı herkesin ihlâl etmekte olduğuna
bakılırsa, Türkiye Cumhuriyeti’nin “laik, demokratik
ve sosyal bir hukuk devleti” olduğu söylenemez.
İnsan bencil bir
varlıktır. Bencil varlık değişmedikçe; sencil bir varlığa dönüşmedikçe,
demokrat da olamaz.
2001 yılında, borç
alanın emir de alacağı gerçeğinden hareketle, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’ni “dış borç yükü’nden (İMF
Boyunduruğundan) kurtarmak amacıyla bir kampanya başlatmak için Başbakanlığa başvurdum. Hazine
Müsteşarlığı’nın öngördüğü “yasal
düzenleme” yapılmadığı için bu girişimimi amacına ulaştıramadım.
Sayın Dr. Osman
Gürün,
“Küresel ısınma”nın “Bilgi
Çağı”nda gerçekleştiği (ozon tabakasının delindiği, buzulların eridiği,
yağmur ormanlarının tükendiği, türlerin azaldığı), “Bilgi Çağı”nın “bilgi ile
sınırlı eğitim anlayışı”nın felâket olarak
tanımlanan “küresel ısınma”yı önleyemediği;
“Bilgi Çağı İnsanı”nı bencillikten
kurtaramadığı, diğerkâm kişilik kazandıramadığı, demokrat olmasını
sağlayamadığı, bilinçlendiremediği gerçeği karşısında; “Bilgi Çağı İnsanı”nın "bilgi ile sınırlı eğitim
anlayışı”nı aşması, “bilinçlendirici
eğitim anlayışı”nı özümsemesi, “Bilinç
Çağı İnsanı” olması yalnız ülkemiz değil, gezegenimiz için “olmazsa olmaz” bir KOŞULDUR
“Bilgi Çağı İnsanı”bilinç
sözcüğünü yanlış kullanıyor;
* “Biliyorum”ya da “farkındayım” yerine “bilinçliyim”
ya da “bilincindeyim”,
* “Kasten”
ya da “maksatlı” yerine “bilinçli olarak”,
* (Bilinç
sözcüğünün fiil olarak kullanıldığında nesne almayacağını, geçişsiz bir fiil
olduğunu, bilmediği için) “bilgilendiriyorum”
ya da “bilgi veriyorum” yerine “bilinçlendiriyorum” diyor…
Bilinç sözcüğünün yanlış kullanımının önlenmesi konusunda
TDK’ya (Türk Dil Kurumuna) (16. 04. 2014 tarihinde) başvurdum . Kurumdan,
başvurumun, Türkçe Sözlük Bilim ve Uygulama Kolu Toplantılarında
değerlendirileceği yolunda bir yanıt aldım.
“Bilinç Çağı İnsanı”:
*
Aşırı tüketmez, tüketemez.
* Çevreyi
kirletmez, kirletemez.
* Trafik
kurallarını ihlâl etmez, edemez.
* Vergi kaçırmaz,
kaçıramaz; kul hakkı yemez, yiyemez.
Eşdeyişle, yolsuzluk yapmaz, yapamaz, yolsuzluk yapanlarla
mücadele etmekten kendisini alamaz… Alamaz, zira başka türlü davranmasına vicdanı izin vermez.
Sayın Dr. Osman
Gürün,
Küresel ısınmanın sona ermesi için bu gezegenin sakinleri (“Bilgi
Çağı İnsanları”) “Bilinç Çağı İnsanı”
olmak zorundalar.
Diğer taraftan, Türkiye’nin, Atatürk’ün gösterdiği “Muasır
medeniyet’in üstüne çıkma”hedefine ulaşılabilmesi için de sakinlerinin “Bilinç Çağı İnsanı” olmaları
gerekiyor.
Türkiye’nin 77 milyon
sakini var, sahibi yok; Dünya’nın 7 milyar sakini var, sahibi yok.
“Bilinç Çağı İnsanı” olarak
yaptığım işlerin bazıları (Ayinem/ Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz- Ziya
Paşa):
(a) Turgutreis Yat
Limanını, açılışını Recep Tayyip Erdoğan’nın tantanalı bir törenle yaptığı
(D-Marin’i);
* ÇED raporunu
hiçe sayarak, denizi kirleterek, Çevre Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal, yani Türk Milleti’ne ait alana tecavüz ederek
inşa eden,
* D-Marin giriş
kapılarındaki bekçi kulübelerinin üstüne gölgelik olarak konmuş olan tenteleri
zemine bağlayan çelik halatlarla yaya yolunu kapatarak, Trafik Yasası’nı ihlâl
ederek, kamusal, yani Türk Milleti’ne
ait alana işletirken de defalarca
tecavüz eden Doğuş Grubu’nun yaptığı
yolsuzlukları önledim. Türk Milleti’ne ait alana, yani Türkiye’ye özel alanım, yani
tapulu malım gibi sahip çıktım.
(b) Turgutreis
Otobüs Terminali karşısındaki Total Benzin İstasyonunun devasa reklam panosunu
yaya yoluna koyarak, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal, yani Türk Milleti’ne
ait alana tecavüz ederek yaptığı yolsuzluğu da aynı şekilde
önledim.
Sayın Dr. Osman
Gürün,
Kuruluş amacını, “Güçlünün
haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu”, bir başka deyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in aldığı bir dünya
düzeni kurmak” şeklinde ifade ettiğimiz Bilinç
Üniversitesi olarak;
Türkiye’yi
“Danimarka’dan daha az yolsuzluk yapılan ülke” yapma ve “Devletin devamlılığı ilkesi”ni hayata geçirme
konusunda uyruklarının sorumluluğu” projelerini hayata geçirme konularında
işbirliği yapmamızı öneriyoruz.
Böylece; seçim broşürünüzde yer alan, “Muğla’mızın
Neresinde yaşarsanız
yaşayın,
Daima yanınızda
olacağız.
Daha güçlü,
Daha Büyük Muğla’yı
Beraberce yaratacağız” şeklindeki sözünüzle uyum içinde çalışabileceğimize gönülden
inanıyoruz.
“Bilinç Çağı İnsanı”
olmamı sağlayan çalışmaları yaparken geliştirdiğimiz (1) “Yetişkinler İçin Yolsuzlukları Önleme Kılavuzu”, (2) “Öğrenciler İçin Yolsuzlukları Önleme
Kılavuzu”, (3) Ruhbilim Uzmanı Ergün Arıkdal’ın “çok bencil bir millet” olduğumuzu ifade eden yazısı”, (4) Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından
yayınlanan yolsuzluk raporu, (5) aynı örgüt tarafından yayınlanan yolsuzluk
haritası ve (6) Atatürk ve Ergün Arıkdal’ın bencillikle ilgili sözleri eklidir.
SONUÇ OLARAK:
Sizi, bu başvurumuzda yer almayan gerçeklerle
ilgili bilgi vermek için, Turgutreis’teki Bilinçhane’nimizi ziyaret etmeğe
davet ediyoruz.
Saygılarımızla.
Atatürk bağımlısı
Demokrasi Öğretmeni
Bilinç Üniversitesi Kurucuları Platformu Temsilcisi
Türkiye HABİTAT Yolsuzlukları Önleme Kozası
Kolaylaştırıcısı
“Erdem Öğreten Deli”
(BKZ. M. A. Çukurçayır/ Yurttaşsız Demokrasi /say 299)
Bilinçolog Galip (Diğerkâm) Baran
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
Bilinç
Üniversitesi’nin:
(a) İşlevi:
“Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına
dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler
kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli
mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda
bulunmak.
(b) Kuruluş amacı: “Güçlünün
haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu”, bir başka deyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in aldığı bir dünya
düzeni kurmak.
EKLERİ:
1. “Yetişkinler İçin Yolsuzlukları Önleme
Kılavuzu”
2. “Öğrenciler İçin Yolsuzlukları Önleme
Kılavuzu”
3. Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından
yayınlanan rapor
4. Uluslar arası Şeffaflık Örgütü
tarafından yayınlanan yolsuzluk haritası
5. Atatürk ve Ergün Arıkdal’ın bencillikle
ilgili sözleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder