26 Eylül 2013 Perşembe

Dr. NABİ AVCI, MİLLİ EĞİTİM BAKANI

Dr. Nabi Avcı
M. E. Bakanı
ANKARA

KONU: Bilinç konusunda otodidakt (özöğrenimli) olduğumun tescili

Özümden çok sevdiğim sayın Dr. Nabi Avcı,
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız, bazıları yerel bazıları merkezi yönetimin sorumluluk alanına giren, devletin “iş yükü”nü azaltmayı öngören, “Bilinç Çağı İnsanı” olmamı sağlayan çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten değişti:

*      “Yasa Bağımlısı” oldum.
*      Kendimi tanımağa başladım.
*       “ Diğerkâm bir kişilik” edindim.
*      “Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve “yaratılanları Yaratan’dan ötürü sevme” ilkelerini özümsedim.
*      Bu çalışmaları yaparken, bilinç konusunda uzmanlaştığımın, otodidakt (özöğrenimli) olduğumun farkına vardım ve kendimi Bilinçolog olarak tanımladım.
*      “Bilgi Çağı”nın “yeti” sözcüğüyle sınırlı bilinç kavramını:
(a)   Sorumluluk kavramıyla bütünleştirdim. Ete kemiğe büründürdüm. Somutlaştırdım.
(b)  B(Bilinç) = Z (zaman) x  Ç2 (çabanın karesi) şeklinde ifade ederek bilimselleştirdim.
*     Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi ve kuruluş amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum…

 Bir “Bilinç Çağı İnsanı” olarak yaptığım bazı işler:
(a)   Başkanı (özümden çok sevdiğim) Ferit Şahenk’e önceki Meclis Başkanlarından (özümden çok sevdiğim) Köksal Toptan’ın TBMM Hizmet Ödülü verdiği, açılışını (özümden çok sevdiğim)Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı Turgutreis Yat Limanını (D-Marin’i);
*      ÇED raporunu hiçe sayarak, Çevre Yasası’nı ihlâl ederek, denizi kirleterek inşa eden,
*     Yaya yolunu, defalarca işgal ederek, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal, yani (özümden çok sevdiğim) Türk Milleti’ne ait alana tecavüz ederek işleten Doğuş Grubu’nun  yaptığı yolsuzlukları önledim. Kamusal, yani (özümden çok sevdiğim)Türk Milleti’ne ait alana (özümden çok sevdiğimTürkiye’ye) özel alanım gibi sahip çıktım.
(b)    Turgutreis Otobüs Terminali karşısındaki Total Benzin İstasyonunun reklam panosunu yaya yoluna koyarak, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal yani (özümden çok sevdiğim) Türk Milleti’ne ait alana tecavüz ederek yaptığı yolsuzluğu da aynı şekilde önledim.
(c)    Sokaklarda, yani kamusal, yani özümden çok sevdiğim Türk Milleti’ne ait alanda (Türkiye’de), çöp, izmarit gibi atıkları yıllardır topluyorum. Özümden çok sevdiğim Türk Milleti’ne ait alana (Türkiye’ye) bu şekilde de sahip çıkıyorum. Aslında, özümden çok sevdiğim Dünya’ya sahip çıkıyorum. “Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve “yaratılanları Yaratan’dan ötürü sevme” ilkelerini özümsemiş bir “Bilinç Çağı İnsanı” olarak başka türlü davranamıyorum…

Bu arada, özümden çok sevdiğim Türkiye’de benzeri işleri yapan bir başka insanın, Türkiye’yi özünden çok seven başka bir kişinin bulunmadığını da bilmenizi istiyorum…

Diğer taraftan, beni özümden çok sevdiğim Dünya’ya sahip çıkarken gören “Bilgi Çağı İnsanları”,  “sen insanlık için çalışıyorsun“ diyorlar. Ancak kendileri, özümden çok sevdiğim Dünya’ya sahip çıkamıyorlar, yolsuzluk yapanları (Ferit Şahenk gibileri), uyarmıyorlar, insanlık için çalışmıyorlar… 

Özümden çok sevdiğim sayın Dr. Nabi Avcı,
Bu vesileyle, “Bilinç Çağı İnsanı”nın;
(a)
*     Aşırı tüketmeyeceğini, tüketim çılgını olmayacağını
*     Çevreyi kirletmeyeceğini, Çevre Yasası’nı ihlâl etmeyeceğini
*     Trafik kurallarını çiğnemeyeceğini, Trafik Yasası’nı ihlâl etmeyeceğini,
*     Vergi kaçırmayacağını, Vergi Yasası’nı ihlâl etmeyeceğini, kul hakkı yemeyeceğini
eş deyişle, yolsuzluk yapmayacağını, daha da önemlisi, yolsuzluk yapanlarla (Ferit Şahenk gibilerle) mücadele etmekten kendisini alamayacağını İDDİA ediyorum.

(b) “Özümden çok sevdiğim Türkiye”de “Bilinç Çağı İnsanı”na olan ihtiyaca dikkat çekme gereğini duyuyorum…

Şu da var ki; “Bilinç Çağı İnsanı” olmamı sağlayan çalışmaları  yaparken geliştirdiğim, ilk  ve orta öğretim okulları müfredat programına “uygulama dersi” olarak konulması önerisiyle bakanlığınıza defalarca gönderdiğim, gereken özen gösterilerek uygulandığı takdirde, çocuklarımızın da “Bilinç Çağı İnsanı” olmalarını sağlayacağından kuşku duymadığım “Trafik terörünü halkın işbirliğinde çözme ve demokrasiyi tabana yayma  projesi” uygulamaya konmadı.

Bu projenin  öngörüldüğü şekilde uygulanması durumunda; (a) Adaleti sorun olmaktan çıkaracak; bu kadar çok polis, savcı ve hakime ihtiyaç bırakmayacak, (b) Şiddetin her türlüsünden kaçınacak, (c) Türkiye’nin “Bilgi Çağı”nda yaşamakta olan “Muasır Medeniyet”i aşmasını sağlayacak bir sürecin başlayacağını da İDDİA ediyorum…

Özümden çok sevdiğim sayın Dr. Nabi Avcı,
Dikkat çekmek istediğim en yaşamsal konu: Küresel ısınmanın “Bilgi Çağı”nda gerçekleştiği; ozon tabakasının delindiği, buzulların eridiği, yağmur ormanlarının tükendiği, türlerin azaldığı, sonuç olarak, “Bilgi Çağı”nın “bilgi ile sınırlı eğitim anlayışı”nın  felâket olarak tanımlanan Küresel ısınmayı önleyemediği gerçeği karşısında; “Bilgi Çağının Özümden Çok Sevdiğim İnsanı”nın, "bilgi ile sınırlı eğitim anlayışını aşmasının, “Bilinç Çağı”nın “bilinçlendirici eğitim anlayışı” ile buluşmasının, “Bilinç Çağı İnsanı” olmasının, yalnız ülkemiz değil, çilekeş gezegenimiz için olmazsa olmaz  bir KOŞUL  olduğudur…

“Bilgi Çağının Özümden Çok Sevdiğim İnsanları” bilinç sözcüğünü yanlış kullanıyorlar;
*    “Biliyorum”ya da “farkındayım” yerine “bilinçliyim” ya da “bilincindeyim”,
*    “Kasten” ya da “maksatlı” yerine “bilinçli olarak”,
*   Bilinç sözcüğünün fiil olarak kullanıldığında nesne almayacağını bilmedikleri için “bilgilendiriyorum” ya da “bilgi veriyorum” yerine “bilinçlendiriyorum” diyorlar…

SONUÇ OLARAK: Açıklanan gerçekler karşısında bilinç konusunda otodidakt (özöğrenimli) olduğumun tescil edilmesi, ya da bu konuda hangi kurum ya da kuruluşa başvurmam gerektiğinin tarafıma bildirilmesi gerekmektedir.

LÜTFEN DİKKAT: Özümden çok sevdiğim Türkiye’ye sahip çıktığımın tescili amacıyla yapmış bulunduğum bu başvurunun gereğinin yapılmaması, bilinç konusunda otodidakt (özöğrenimli) olduğumun tescil edilmemesi durumunda büyük bir vebal altına gireceğinizi hatırlamak durumunda olduğumu takdirlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

Turgutreis, 26. 09. 2013

Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Bilinçolog Galip (Diğerkâm)Baran

TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com

Bilinç Üniversitesi’nin
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, bundan böyle, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.

(b)   Kuruluş amacı: Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, eşdeyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in aldığı bir dünya düzeni kurmak.

29 Mart 2013 Cuma

Valilik Makamına, İZMİR


Valilik Makamına
İZMİR

KONU: Çağ atlama projesi

Sayın Valim,
“İzmir trafiği çağ atladı” (25 Mart 2013 /Milliyet –Ege) başlıklı haberi okudum. Aşağıda açıklanacağı üzere, yalnız İzmir trafiğine değil, bu gezegeni “Bilinç Çağı”na taşıyacak bir proje önereceğim. Öyküsü:

Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız, bazıları yerel bazıları merkezi yönetimin sorumluluk alanına giren, devletin “iş yükü”nü azaltmayı hedef alan, bilinç konusunda uzmanlaşmamı, otodidakt (özöğrenimli) olmamı, “Bilgi Çağı”nı aşmamı sağlayan çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten değişti:

*      Kendimi tanımağa başladım.
*       “ Diğerkâm bir kişilik” edindim.
*      “Yasa Bağımlısı Bilinç Çağı İnsanı” oldum
*      “Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve “yaratılanları Yaratan’dan ötürü sevme” ilkelerini özümsedim.
*     Edindiğim tecrübi bilgi ile işlevi ve amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
*      Bu çalışmaları yaparken bir ilki gerçekleştirdim. Bilinçolog oldum.
*      Tanımı yeti sözcüğüyle sınırlı olan bilinç kavramını:
(a)    Sorumluluk kavramıyla bütünleştirdim. Ete kemiğe büründürdüm.
(b)   B (bilinç) = Z (zaman) x  Ç2 ( çabanın karesi) şeklinde ifade ederek bilimselleştirdim.

1996 yılında Bodrum’da, Garajaltı Kavşağında “Trafik kurallarına uyalım uymayanları uyaralım” sloganından esinlenerek bir proje başlattım.Trafik Yasası’nın yayalarla ilgili olup, sürücülerin de yaya iken ihlâl ettikleri kırmızı ışık kuralını ihlâl edenleri uyarmaya başladım. Bu kuralı hafife alanların “demokratik kişilikten bi-haber, bencil ve bilinçsiz” insanlar olduklarını anladım. Projeyi uyguladığım kavşakları bu nedenle “demokrasi dershanesi” olarak tanımladım…

Felâket olarak tanımlanan küresel ısınma “Bilgi Çağı”nda gerçekleşti; ozon tabakası delindi, buzullar eridi, yağmur ormanları azaldı, bazı türler yok oldu. Bu çağın (“Bilgi Çağı”nın) “bilgi ile sınırlı olan eğitim anlayışı” bu sorunu önleyemedi. Bu gezegenin aynı geminin yolcusu olan bilinçsiz sakinleri ektiklerini biçmeğe başladı.

Bu durumda, “Bilgi Çağı İnsanları”nın, bu gezegenin bilinçsiz sakinlerinin, felâketi önleyebilmek için “bilinçlendirici eğitim anlayışı”nı özümseme, “Bilinç Çağı İnsanı” olma dışında bir seçeneğe sahip olmadıkları yadsınamaz bir gerçektir…

“Yasa Bağımlısı Bilinç Çağı İnsanı ” olarak yaptığım bazı işler:

(a)    Başkanı Ferit Şahenk’e önceki Meclis Başkanlarından Köksal Toptan tarafından TBMM Hizmet Ödülü verilen, Turgutreis Yat Limanı (D-Marin’i) ÇED raporunu hiçe sayarak, Çevre Yasası’ni ihlâl ederek, denizi kirleterek inşa eden, yaya yolunu defalarca işgal ederek, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal alana (Türk Milletine ait alana) tecavüz ederek işleten Doğuş Grubu’nun  yaptığı yolsuzlukları önledim.
(b)    Turgutreis Otobüs Terminali karşısındaki Total Benzin İstasyonunun reklam panosunu yaya yoluna koyarak, kamusal alana (Türk Milletine ait alana) tecavüz ederek yaptığı yolsuzluğu da aynı şekilde önledim…

Sayın Valim,
Yaşadıklarımdan ve yaptıklarımdan yola çıkarak; “parayı verenin düdüğü çaldığı”, “bal tutanın parmağını yaladığı”, “devletin malının deniz sayıldığı”, “gemisini yürütenin kaptan olduğu” bu ülkede “Yasa Bağımlısı Bilinç Çağı İnsanları”na olan ihtiyacın önemine ve “Bilgi Çağı  İnsanları”nın bu ecdatsal  mirasla bencileyin savaşmak zorunda oldukları gerçeğine de, bu vesileyle dikkat çekmek isterim.

Bilinç sözcüğünün kullanımında yapılan yanlışlar:

*    “Biliyorum”ya da “farkındayım” yerine “bilinçliyim” ya da “bilincindeyim”,
*    “Kasten” ya da “maksatlı” yerine “bilinçli olarak”,
*    “Bilgilendiriyorum” ya da “bilgi veriyorum” yerine “bilinçlendiriyorum” denilmektedir.

Sayın Valim,
Neil Armstrong  Aya ayak bastığında: “Benim için küçük ama insanlık niçin büyük bir adım” demişti…

Aynı geminin yolcusu olan “Bilgi Çağı İnsanları”nın, “Bilinç Çağı İnsanı” olmayı başardıklarında atacakları adımın büyüklüğünü hayal bile edemezsiniz…

Bilinçli nesillerin yetiştirilebilmesi için:
Yukarıda sözü edilen, gereken özen gösterilerek uygulanması durumunda, öğrencilerimize de benzer özellikleri kazandıracağından  emin olduğum, örneği ekli,  “Trafik sorununu halkın işbirliğinde çözme ve demokrasiyi tabana yayma projesi”nin İlk ve orta öğretim okulları müfredat  programına “uygulama dersi” olarak konulmasını öneriyorum… 
Saygılarımla.

Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Bilinçolog 
Galip (Diğerkâm) Baran

TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com

Bilinç Üniversitesi’nin:
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, bundan böyle, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Kuruluş amacı:  Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, eşdeyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in aldığı bir dünya düzeni kurmak.

EKLER: “Trafik sorumunu halkın işbirliğinde çözme ve demokrasiyi tabana yayma projesi”

ADRES:  Yalı Mahallesi 
                 4076 Sokak  No: 5/2   PK: 20 
                 Turgutreis-BODRUM

9 Mart 2013 Cumartesi

Dr. Nabi Avcı Milli Eğitim Bakanı


 (MİLLİ EĞİTİM BAKANI DR. NABİ AVCI’YA ÖNERİ)
Dr. Nabi Avcı
M. E. Bakanı
ANKARA

KONU:  Cumhuriyet’in ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlarını yetiştirmeyi öngören ”Trafik terörüne halkın işbirliğinde son verme ve demokrasiyi tabana yayma projesi”nin hayata geçirilmesi.

Sayın Dr. Nabi Avcı,
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız, bazıları yerel bazıları merkezi yönetimin sorumluluk alanına giren, devletin iş yükünü azaltacak olan, bilinç konusunda otodidakt (özöğrenimli) olmamı sağlayan çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten değişti:

*      Kendimi tanımağa başladım.
*       “ Diğerkâm bir kişilik” edindim.
*      “Yasa Bağımlısı bir Bilinç Çağı İnsanı” oldum
*      “Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve “yaratılanları Yaratan’dan ötürü sevme” ilkelerini özümsedim.
*     Edindiğim tecrübi bilgi ile işlevi ve amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
*     Sözü edilen çalışmaları yaparken bir ilki gerçekleştirdim. Bilinçolog oldum.
*    Tanımı yeti sözcüğüyle sınırlı olan bilinç kavramını; (a) sorumluluk kavramıyla bütünleştirdim, (b) Bilinç = Z (zaman) x  Ç2 ( çabanın karesi) şeklinde ifade ederek bilimselleştirdim,

Yasa Bağımlısı bir Bilinç Çağı İnsanı ” olarak yaptığım bazı işler:

(a)    Başkanı Ferit Şahenk’e önceki Meclis Başkanlarından Köksal Toptan tarafından TBMM Hizmet Ödülü verilen, Turgutreis Yat Limanı (D-Marin’i) ÇED raporunu hiçe sayarak, Çevre Yasası’ni ihlâl ederek, denizi kirleterek inşa eden, yaya yolunu, defalarca işgal ederek, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal alana tecavüz ederek işleten Doğuş Grubu’nun  yaptığı yolsuzlukları önledim.
(b)    Turgutreis Otobüs Terminali karşısındaki Total benzin istasyonunun reklam panosunu yaya yoluna koyarak, kamusal alana tecavüz ederek yaptığı yolsuzluğu da aynı şekilde önledim.

Bu vesileyle, “parayı verenin düdüğü çaldığı”, “devletin malının deniz sayıldığı”, “bal tutanın parmağını yaladığı” bir ülke olan Türkiye’de “Yasa Bağımlısı Bilinç Çağı İnsanları”ına olan ihtiyacın önemini de ifade etmek isterim.

Bilinmesinde fayda gördüğüm iki önemli gerçek:
(A)    Küresel ısınma “Bilgi Çağı”nda gerçekleşti. “Bilgi Çağı”nın “bilgi ile sınırlı eğitim anlayışı” felâket olarak tanımlanan küresel ısınmayı önleyemedi. Bu durum karşısında; “Bilgi Çağı İnsanı”nın “bilinçlendirici eğitim anlayışı”nı özümsemesi, yalnız ülkemiz değil gezegenimiz için olmazsa olmaz  bir koşuldur…

(B)  Bilinç sözcüğünün kullanılışında saptadığım yanlışlar;

*    “Biliyorum”ya da “farkındayım” yerine “bilinçliyim” ya da “bilincindeyim”,
*    “Kasten” ya da “maksatlı” yerine “bilinçli olarak”,
*    “Bilgilendiriyorum” ya da “bilgi veriyorum” yerine “bilinçlendiriyorum” denilmektedir.

Sayın Dr. Nabi Avcı,
Bir “Bilgi Çağı İnsanı” olan Neil Armstrong  Aya ayak bastığında: “Benim için küçük ama insanlık niçin büyük bir adım” demişti…

Bu gezegenin sakinlerinin “Yasa Bağımlısı Bilinç Çağı İnsanı” olmayı başardıklarında atmış olacakları adımın büyüklüğünü hayal bile edemiyorum.

SONUÇ OLARAK:
(a)   Cumhuriyet’in ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlarını yetiştirmeyi öngören “Trafik sorununu halkın işbirliğinde çözme ve demokrasiyi tabana yayma projesi”nin İlk ve orta öğretim okulları müfredat  programına “uygulama dersi” olarak konulmasını, (b) Bu  projenin uygulamasında görevlendirilebilecek öğretmenlere ve istekli emekli öğretmenlere bilinç konusunda seminerler vermemin sağlanmasını öneriyorum. 

“Trafik sorumunu halkın işbirliğinde çözme ve demokrasiyi tabana yayma projesi”,  bu projenin uygulamasında görevlendirilebilecek  öğretmenlere, emekli öğretmenlere ve öğrencilere ulaştırılmasını istediğim “Diğerkâmlık Andı” ile  “Öğrenciler İçin Diğerkâmlık Andı” eklidir.

Saygılarımla.

Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Bilinçolog Galip (Diğerkâm) Baran

TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com

Bilinç Üniversitesi’nin:
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, bundan böyle, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Kuruluş amacı:  Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, eşdeyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in aldığı bir dünya düzeni kurmak.

EKLER:
1.   “Trafik sorumunu halkın işbirliğinde çözme ve demokrasiyi tabana yayma projesi”
2.   “Diğerkâmlık Andı”
3.   Öğrenciler için “Diğerkâmlık Andı”

ADRES:  Yalı Mahallesi, 4076 Sokak  No: 5/2   PK: 20    Turgutreis-BODRUM

Halil Nebiler, Ulusal Kanal


Halil Nebiler
Ulusal Kanal
Televizyon Gazetesi
İSTANBUL

Sayın Hali Nebiler,
Ben bir Atatürk Bağımlısıyım… İzinde değil, bağımlısı... 2 Mart günü Bodrum’da gerçekleştirilen Milli Anayasa forumu’na katıldım. Üstümde, ön yüzünde, “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi” Bilinç Üniversitesi, arka yüzünde yetmiş milyonluk  aile, Türkiye” Bilinç Üniversitesi yazılı önlüğü giyerek katıldığım bu toplantıda siz Andımız’ı okuduktan sonra ayağa kalktım ve önlüğümdeki yazıyı gösterdim.

Devam etmeden önce aşağıda sayılan alanlarda yaptığım bazı çalışmalardan söz etmek istiyorum:

Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız, bazıları yerel bazıları merkezi yönetimin sorumluluk alanına giren, devletin iş yükünü azaltmayı öngören, bilinç konusunda otodidakt (özöğrenimli) olmamı sağlayan çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten değişti:
 *      Kendimi tanımağa başladım.
*       “ Diğerkâm bir kişilik” edindim.
*      “Yasa Bağımlısı bir Bilinç Çağı İnsanı” oldum
*      “Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve “yaratılanları Yaratan’dan ötürü sevme” ilkelerini özümsedim.
*     Edindiğim tecrübi bilgi ile işlevi ve amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
*     Sözü edilen çalışmaları yaparken bir ilki gerçekleştirdim. Bilinçolog oldum.
*    Tanımı yeti sözcüğüyle sınırlı olan bilinç kavramını (a) sorumluluk kavramıyla bütünleştirdim, (b) bilimselleştirdim, Bilinç = Z (zaman) x  Ç2 ( çabanın karesi) şeklinde ifade ettim.

Yasa Bağımlısı bir Bilinç Çağı İnsanı ” olarak yaptığım işlerden (önlediğim yolsuzluklardan) bazıları:

(a)    Meclis Başkanlarından Köksal Toptan’ın TBMM Hizmet Ödülü verdiği sn Ferit Şahenk’in Başkanı olduğu, Turgutreis Yat Limanı (D-Marin’i) ÇED raporunu hiçe sayarak, Çevre Yasası’ni ihlâl ederek, denizi kirleterek inşa eden, yaya yolunu, defalarca işgal ederek, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal alana tecavüz ederek işleten Doğuş Grubu’nun  yaptığı yolsuzlukları önledim.

(b)    Turgutreis Otobüs Terminali karşısındaki Total benzin istasyonunun reklam panosunu yaya yoluna koyarak, kamusal alana tecavüz ederek yaptığı yolsuzluğu da aynı şekilde önledim.

Bu vesileyle, “parayı verenin düdüğü çaldığı” bir ülke olan Türkiye’de “Yasa Bağımlısı Bilinç Çağı İnsanları”ına olan ihtiyacın önemini de ifade etmek isterim.

Diğer taraftan; yukarıda sözü edilen çalışmaları  yaparken geliştirdiğim, ilk  ve orta öğretim okulları müfredat programına uygulama dersi olarak konulması önerisiyle M. E. Bakanlığı’na gönderdiğim, gereken özen gösterilerek uygulandığı takdirde, Türkiye’nin geleceği çocuklarımıza da benzer özellikleri kazandıracağından kuşku duymadığım “Trafik terörünü halkın işbirliğinde çözme ve demokrasiyi tabana yayma  projesi” ne yazık ki, dikkate alınmadı… Alınsaydı…

Bilinmesinde fayda gördüğüm iki önemli gerçek:
(A)    Küresel ısınma “Bilgi Çağı”nda gerçekleşti. “Bilgi Çağı”nın “bilgi ile sınırlı eğitim anlayışı” felâket olarak tanımlanan küresel ısınmayı önleyemedi. Bu durum karşısında; “Bilgi Çağı İnsanı”nın “bilinçlendirici eğitim anlayışı”nı özümsemesi, yalnız ülkemiz değil gezegenimiz için olmazsa olmaz  bir koşuldur…
(B)  Bilinç sözcüğünün kullanılışında saptadığım yanlışlar;
*    “Biliyorum”ya da “farkındayım” yerine “bilinçliyim” ya da “bilincindeyim”,
*    “Kasten” ya da “maksatlı” yerine “bilinçli olarak”,
*    “Bilgilendiriyorum” ya da “bilgi veriyorum” yerine “bilinçlendiriyorum” denilmektedir.

Sayın Halil Nebiler,
Bir “Bilgi Çağı İnsanı” olan Neil Armstrong  Ay’ayak bastığında: “Benim için küçük ama insanlık niçin büyük bir adım” demişti…

Bu gezegenin sakinlerinin “Yasa Bağımlısı Bilinç Çağı İnsanı” olmayı başardıklarında atmış olacakları adımın büyüklüğünü hayal bile edemiyorum…

Bodrum’da gerçekleştirilen forum’la ile ilgili izlenimlerim:

*    Konuşmalar başlamadan önce hazırladığım bir dosyayı başta sayın Hüsamettin Cindoruk olmak üzere panelistlere verdim. Cindoruk’a dosyayı verirken, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsemeyi başarabilseydik bu sorunları yaşar mıydık?” yazılı soru kağıdımı da takdim ettim, ama cevaplamadı. Sanırım o da deli(!) olduğumu anlamıştı.

*    Aynı dosyanın bir örneğini size verirken “bilinç kavramı üzerinde yoğunlaşalım” dedim…

*    Çerkez Ethem’den, onun hainliğinden (!) yine söz ettiniz… Atatürk bağımlısı bir Çerkez olarak ne düşündüğümü acaba tahmin edebilir misiniz?.

*    AKP’ye, RecepTayyip Erdoğan’a yönelik tepkilerden anlaşılan o ki, Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulsak sorun kalmayacak…

Bana göre, bencil (hodkâm) bir varlık olan insanın, küresel ısınmanın sorumlusu insanın, kendisinden kurtulmasıdır…Bu sağlandığında, Recep Tayyip Erdoğan gibiler de olmayacağından insanlık da kurtulacaktır.
*    Şu var ki, bu gezegenin hodkâm insanları değişmedikçe, diğerkâm bir varlığa dönüşmedikçe, başka Recep Tayyip Erdoğanlar  gelmeğe devam edecektir…

Sayın Hali Nebiler,
Başkalarıyla örneğin sizinle aramızdaki fark, en önemli fark: Sizler, yapmak istediklerinizi, yapılmasını istediklerinizi, ya da  hayallerinizi söylüyor, anlatıyor ya da yazıyorsunuz. Ben ise hayallerimi değil, insanlık için yaptığım çalışmaları, gerçekleştirdiğim, bağımlısı olduğum işleri…

Diğer taraftan, yaptığım çalışmaları,gerçekleştirdiğim, bağımlısı olduğum işleri sizlere örnek olabileceği inanç ve umuduyla, örneği ekli “Diğerkâmlık Andı”nda ifade ettim.

Bağımlısı olduğum Atatürk de, insanlık için hayatını ortaya koyarak yaptığı çalışmaları, gerçekleştirdiği işleri, ”Nutuk” olarak bilinen ünlü eserinde yazdı, anlattı, ifade etti…

SON SÖZ: Bilinç konusunda bir program yapmak isterseniz yardımcı olmağa hazırım

Saygılarımla.

Prof. Dr. M. Akif Çukurçayır’ın benimle ilgili “Erdem Öğreten bir Delinin Hikayesi(!) başlıklı makalesinin örneği eklidir

Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Bilinçolog Galip (Diğerkâm) Baran

TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com

Bilinç Üniversitesi’nin:
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, bundan böyle, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Kuruluş amacı:  Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, eşdeyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in aldığı bir dünya düzeni kurmak.

EKLERİ:
1.        “Diğerkâmlık Andı”
2.        “Erdem Öğreten bir Delinin (!) Hikâyesi”

19 Ocak 2013 Cumartesi

Çevre, yaşam ve doğal denge... "ÖRNEK OLAY"...


19 Ocak 2013 Cumartesi

mektup yazdık...

HAKİKATİ HAYKIRAN BİR ÇIĞLIK!..
Mustafa Nevruz SINACI
“Sayın Mustafa Nevruz Sınacı (Gazeteci, Araştırmacı-Yazar) Bey; Şimdilerde moralimiz çok bozuk. Neden derseniz; Çünkü çevremize baktıkça midemiz bulanıyor. Ana cadde kaldırımları çok bozuk, yollar delik deşik. Vahim kazalara neden olacak derecede kötü durumdaki 1516. cadde hakkında pek çok dilekçe verildi. Fakat görevli ve sorumlulardan bir türlü cevap alınamadı. Aslında Büyük şehir Belediyesinden geliyorlar. Bir araç, içinde sorumlu, yanında 2 kişi daha. Şikâyet konusu yerin fotoğrafını çekip gidiyorlar.. Yaptıkları bundan ibaret, sonra çekip gidiyorlar, gidiş o gidiş…
Örneğin; 1427 Cadde üzeri, 100. yıl Pazaryerine bir “kapalı otobüs durağı” istedik. Bir süre sonra görevli, yetkili ve sorumlular geldi "yer uygun değil" deyip gittiler. Oysa bu, hayati bir ihtiyaç; İnsanlar kar-kış, güneş, sıcak ve soğukta ne yapacaklar? Yer uygun değilse çözüm bulmak EGO’nun görevi değil mi. Gerçek şu ki: Halka hizmet verilmiyor. Sanki veriliyormuş gibi, yandaş gazete ve millet parasıyla basılıp, parasız dağıtılan dergilerde, gerçek dışı beyan, yalan ve yanlışlarla kendilerini methediyor, övüyor ve halkı aptal yerine koyup kandırıyorlar..
Şimdi soruyoruz: Halka hizmetin nihai unsuru belediyecilik: Yaşam çevresinde yer alan, kamu ve tüm insanlar adına geleceğe ait park, bahçe ve doğa harikası yeşil alanları, gasp ederek, rant amacıyla tüccara satıp, haksız-hukuksuz, ahlâk dışı çıkar sağlamak suretiyle yan gelip yatmak mıdır? Biz, bu kirli ilişkiler, sapkınlık ve çılgınlıklarla baş edemiyoruz. Mahalle sakinleri ise, kendi güncel sorunları ve sıkıntılarından başka bir şeyle ilgilenemiyorlar. Herkes geçim derdine düştü. Sizler gibi çok az insan kaldı çevrede. Kimse dert anlamıyor.
Sorun çözmekte, çözüm üretmekte ve çare bulmakta yalnız kalıyoruz...
Bir örnek daha: Gökte Şehir, Sebla Evleri, Pınar Okulları, Kozlar İnşaat gibi; 100. Yıl “Birlik Parkı”nı da bu vurguna katmak istiyorlar. Yani, B şehir Belediyesinin icraatı, kamu ve halka ait park, arsa ve arazileri pazarlamak,.25 kat üstü devasa beton yığınları dikmek mi?.
Mamak’la takas edilen alana kurulu Kozlar ve malum inşaatlar önü Çetin Emeç Bulvar bağlantılı 1505. cadde daralmış, 100. Yıl girişi, Konya yolu köprü çıkışı ve devamında araç geçişi tıkanmıştır. Trafik allak bullak, şimdi böyle yarın ne olacak? Dahası, gelecekte nefes alacak, huzur içinde oturup dinlenecek, spor yapacak, koşacak, yürüyecek, çocuklarımızın çocukluk yaşlarını yaşayacak alanların yok olmasına sebep olan bu belediye Başkanı Melih Gökçek'in yanlışlarını millete duyurmak, kendisini uyarmak ve sorunların asıl muhatabı hükümete şikâyet etmek, tahribatı haykırmak, sorumsuzluğa ‘DUR’ demek lâzım.. 
BİRLİK PARKI'NIN
"İMDAT" ÇIĞLIĞI
            Bu sorunlar ve sözde sorumlularla boğuşmaktan bizde moral kalmadı. Kendimizi yel değirmenleri ile boğuşur gibi hissediyor; Sevgili ve değerli mahalle halkımıza vaadimiz olan ‘hizmet’ sözünü tutamamaktan ve mahcup olmaktan korkuyoruz. Ama yine de sabır diyelim. B.şehir imar komisyonu ile meclis üyeleri, yarın işbu yaptıkları kamu arazileri gaspı ve park katliamlarıyla vicdanları huzura erecek mi? nasıl can ve hesap verecekler?! Yolsuzluk yerine, geniş kavşaklar, fıskiyeli ferah yollar, parklar, bahçeler, yeşil alanlar yapsalar; Sağlıklı, ucuz, huzurlu ve güvenli bir yaşam ortamı yaratmak için çalışıp; İnsanlardan dua alsalar olmaz mı? 
            B.şehir imar kom. ve belediye meclisinin AKP'li üye sayısı, sözde muhalefet partileri CHP-MHP’den fazla olmasından kaynaklanan üstünlükle maşallah bu milletin malını çarçur edip birilerinin ceplerini dolduruyorlar. İşte bu, etik kirlilik, insanlık suçu, iktidarın yüz karası ve ayıbını gösteriyor. Bizler buradan ve sizin aracılığınız ile idarecilere şunu söylemek isteriz: “Sizler Allah rızası için, üzerinize düşen ve halka karşı olan sorumluluklarınızı, doğru, dürüst, adaletle yerine getirin, Kendi hırs, ihtiras ve kirli menfaatleriniz uğruna “kamu ve kul hakkını” yemeyin. Özünüz ve sözünüz bir olsun: Ya göründüğünüz gibi olun ya da olduğunuz gibi görünün. Adliye kadıya mülk değildir, zülüm ile abâd olunmaz biliniz; 
            Saygılarımızla.”
            Yüksek Mimar Ahmet Nedim KAYA, Birlik Plâtformu Sözcüsü ve Koordinatörü; Hasan SARIKAYA, 100. Yıl İşçi Blokları Mahallesi Muhtarı; Mehmet İhsan GÜLBUDAK, Çukurambar Mahallesi Muhtarı; Cemal AKIN, Çiğdem Mahallesi Muhtarı; Cengiz YAĞ, Kızılırmak Mahallesi Muhtarı; Cathryn HOARD, Öğretim Görevlisi, 
***
DAHA AZLA BİLGİ VE AYRINTI İÇİN;
LİNK ::