BİLİNÇ ÇAĞI İNSANI… (1,mns)
Türkiye’de ilk dijital & İnternet Üniversite’nin kurucusu Galip Baran, Zeki Karaoğlu, İsmet Seyhan ile bazı arkadaşları yıllar önce;, Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlâkı (Ahilik) milli servet, imar ve “her şeyi devletten bekleme alışkanlığı” gibi alanlarda yaşanmakta olan ve bir türlü önlenemeyen sorunlara alternatif ve kalıcı çözüm öngören “proje içerikli” bazı özgün çalışmalar başlattılar...
Kâinatın objesi ve merkez varlık olarak tanımladıkları “insan” ı, insan davranışlarını ve davranış nedenlerini araştırdıkları ve proje gereği ‘okul dışı eğitim’ olarak tanımladıkları; Bazıları merkezi yönetimin sorumluluk alanına giren, ancak kendilerini bencillikten kurtaran, (sayılan alanların tümünde) bilinçlendiren çalışmaları yaparken yaşam tarzları kökten değişti:
‘Yasa bağımlısı; Kanunları bilen ve uygulayan’ oldular.
Kendilerini tanımağa ve dünyada oluş nedenlerini anlamaya başladılar.
‘Evreni, Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi’ni özümsediler,
Edindikleri ‘tecrübi bilgi’ ile işlevi aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdular.
‘Bilgi Çağı’nı ve (dünyevi) değerlerini aştıklarının, ‘Bilinç Çağı’nın kendine özgü yüksek (uhrevi) değerleriyle tanıştıklarının ve bilinç konusunda uzmanlaştıklarının farkına vardılar. Sonuçta kendilerini “Bilinçolog” olarak tanımlayabileceklerini düşündüler.
LÜTFEN DİKKAT: Bilinç Üniversitesi (www.bilinc-universitesi) kurucuları; bu gezegende bilinç konusunda diploma verebilecek yetkinlikte bir kurum ya da kuruluş bulunmadığına göre; Bilinçolog olup olmadıklarına yaşam biçimlerine bakılarak karar verilebileceğini savunurlar.
Diğer taraftan; ‘iklim değişikliği’nin ‘bilgi çağı’nda gerçekleştiğine, aynı çağda ozon tabakasının delindiğine, buzulların eridiğine, yağmur ormanlarının tükendiğine, doğal yaşam formları (fauna) ve türlerin azaldığına, sonuç olarak: ‘bilgi çağı’ insanlarının ‘bilgi (bildikleri kadarı) ile sınırlı eğitim anlayışı’nın felâket olarak tanımlanan ‘iklim değişikliği’ni önleme konusunda yetersizlik ve yeteneksizliğine dikkat çeken Bilinç Üniversitesi Kurucuları, bu sonuçtan yola çıkarak; “bilgi çağı’nın insanı bencillikten kurtaramayan, bilinçlendiremeyen “bilgi (bilinebilen kadarı) ile sınırlı eğitim anlayışı”nı aşmanın, bu gezegenin insanlarını da ‘bilinç çağı’na taşıyacağına inandıkları ‘bilinç destekli-takviyeli eğitim anlayışı’nı hayata geçirmenin, yalnız ülkemiz değil, dünya sakinleri için önem, zorunluluk ve kaçınılmazlığı, ‘olmazsa olmazlığı’ kendiliğinden ortaya çıkar” diyorlar…
‘Bilgi Çağı” toplumunu ‘Bilinç Çağı’ insanları olmağa (transformasyon) ikna etme sorumluluğunu üstlenmiş olan Bilinç Üniversitesi kurucuları şimdi yeni bir proje; Atılım ve açılım başlattılar. Buna göre: Yıllar önce, “insani boyut ve bilinç toplumunun, “kırmızı çizgi” ilkesinden hareketle’ demokrasi meydanları ve kavşaklarda başlatılan, “insanların bencillikten kurtulmalarını ve bilinçlenmelerini sağlamada” etkili olan çalışmada edindikleri deneyimden esinlenerek hayata geçirilmesi düşünülen yeni proje, ‘Bilgi Çağı” insanlarının bilinçlenmenin önemine dikkat çekmeyi, bir başka deyişle, “insani boyut ve bilinç toplumu” için öncülük ve önderlik etmeyi öngörmektedir. Saygılarımla.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
(1) : Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla “Bilinçoloji Ana Bilim Dalı”na dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, bundan böyle, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, avukat, sosyolog, psikolog, antrapolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.
BİLİNÇ ÇAĞI İNSANI… (2,GB)
Bilinç Üniversitesi’nin kurucusu Galip Baran, Zeki Karaoğlu, İsmet Seyhan ile bazı arkadaşları yıllar önce; çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlâkı (Ahilik) milli servet, imar ve ‘her şeyi devletten bekleme alışkanlığı’ gibi alanlarda yaşanmakta olan ve bir türlü önlenemeyen sorunlara çözüm öngören bazı çalışmalar başlattılar...
İnsanı, davranışlarını, davranış nedenlerini araştırdıkları ve ‘okul dışı eğitim’ olarak tanımladıkları; bazıları merkezi yönetimin, bazıları yerel yönetimin sorumluluk alanına giren, kendilerini bencillikten kurtaran, bilinçlendiren çalışmaları yaparken yaşam biçimleri kökten değişti:
* ‘Yasa bağımlısı’ oldular.
* Kendilerini tanımağa başladılar.
* Özelde “yurdu ve milleti”, genelde “dünyayı ve dünyalıları özden çok sevme ilkesi’ni özümsediler,
* Edindikleri ‘tecrübi bilgi’ ile işlevi aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni (1) kurdular.
* ‘Bilgi Çağı’nı ve (dünyevi) değerlerini aştıklarının, ‘Bilinç Çağı’nın (uhrevi) değerleriyle tanıştıklarının ve bilinç konusunda uzmanlaştıklarının farkına vardılar. Sonuçta kendilerini Bilinçolog olarak tanımlayabileceklerini düşündüler.
LÜTFEN DİKKAT: Bilinç Üniversitesi kurucuları; bu gezegende bilinç konusunda diploma verebilecek yetkinlikte her hangi bir kurum ya da kuruluşun bulunmadığı gerçeğini de hatırlatarak; ilgilenenlerin, Bilinçolog olup olmadıklarına yaşam biçimlerine bakarak karar verebileceklerini savunuyorlar.
Diğer taraftan; ‘iklim değişikliği’nin ‘bilgi çağı’nda gerçekleştiğine, aynı çağda ozon tabakasının delindiğine, buzulların eridiğine, yağmur ormanlarının tükendiğine, türlerin azaldığına, sonuç olarak; ‘bilgi çağı’ insanlarının ‘bilgi ile sınırlı eğitim anlayışı’nın felâket olarak tanımlanan ‘iklim değişikliği’ni önlemede yetersiz kaldığına dikkat çeken Bilinç Üniversitesi kurucuları, bu sonuçtan yola çıkarak; “bilgi çağı’nın insanı bencillikten kurtaramayan, bilinçlendiremeyen “bilgi ile sınırlı” olduğu yukarıda ifade edilen eğitim anlayışını aşmanın, bu gezegenin insanlarını ‘bilinç çağı’na taşıyacağına inandıkları ‘bilinç destekli-takviyeli eğitim anlayışı’nı hayata geçirmenin, yalnız ülkemiz ve sakinleri için değil, dünya ve sakinleri için önem, zorunluluk ve kaçınılmazlığı, ‘olmazsa olmazlığı’ kendiliğinden ortaya çıkar” diyorlar…
‘Bilgi Çağı” insanlarını (bu gezegenin sakinlerini) ‘Bilinç Çağı’ insanı olmağa ikna etme sorumluluğunu üstlenmiş olan Bilinç Üniversitesi kurucuları yeni bir proje başlattılar. Bu gezegenin sakinlerini yayalarla ilgili trafik ışıklarıyla donatılmış kavşaklarda başlattıkları bu projenin uygulamasında yer almağa, her şeyi devletlerden (devletlerin, yıllardır savsakladıkları Kyota Protokolu’a uymalarını) beklemek yerine kendileriyle işbirliği yapmağa davet ediyorlar…
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ
(1) : Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla “Bilinçoloji Ana Bilim Dalı”na dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, bundan böyle, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, avukat, sosyolog, psikolog, antrapolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder