İlyas Özgüven
Doğan Haber Ajansı
Ege Bölge Temsilcisi
KONU: Ulusal Basının desteğine ihtiyacımız
İLGİ : Türkiye’nin:
(a) Muasır
Medeniyet’in üstüne çıkması
(b) Küresel sınmayı
durdurmada Dünya’ya öncülük etmesi
(c) Dünya Şeffaflık Örgütü”nün 2014 yılında
yayınladığı raporda (Yolsuzluk Algısı Endeksi’nde) ilk sırada ye alan
Danimarka’nın üstünde (1. sırada) yer alması
Sayın İlyas Özgüven,
Bizler, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin uyrukları olarak, çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet,
milli servet, iş ahlâkı (Ahilik), imar ve her şeyi devletten bekleme gibi
alanlarda yapılan, (bazıları aşağıda açıklanan) yolsuzlukları yıllardır
önlüyoruz. İnsanı, insan davranış biçimleri ve nedenlerini araştırdığımız bu
çalışmaları yaparken, bencillikten kurtulduk, diğerkâm kişilik edindik, yasa
bağımlısı olduk. “Devletin devamlılığı
ilkesi”ni özümsedik. Sonuçta farklı düzeylerde özellikler kazandık:
* “Bilinç Çağı İnsanı” olduk
* “Kendimizi
tanımağa başladık.
* “Yurdu
ve milleti özden çok sevme” ve “Yaratılanları
Yaratan’dan ötürü sevme” ilkelerini özümsedik.
[Posta Gazetesi’nin manşetinde “Türkiye’yi ve insanları çok seviyoruz” şeklinde bir cümlenin yer aldığı görülüyor. Bu cümle,
bizim, özellikle benim özümsediğim “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi” ile örtüşmekte olup; Bu ilke hayata geçtiğinde; 77 milyon
Türk, 780 bin km karelik Türkiye’yi ve 77 milyonluk Türk Milleti’ni özünden (kendinden) çok sevdiğinde, bu ülkede suç işlenmeyecek, (YOLSUZLUKLAR SONA
ERECEK) adalet sorun olmayacak, polis, savcı, hakime ihtiyaç kalmayacak,
(hapishanelere gerek duyulmayacak) “Yurtta Barış” olacak, Atatürk’ün hayali gerçekleşecek…Sözü edilen ilke,
işte bu nedenle, geleceğin AYDINLIK TÜRKİYE’sinin çimentosudur…]
* Bizler, edindiğimiz “tecrübi bilgi ve birikim” ile işlevi ve kuruluş amacı aşağıda
açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurduk.
* 2015’i, “Yolsuzlukla Mücadele Yılı” ilan ettik.
*
Ben, bilinç konusunda uzmanlaştığımın, otodidakt (özöğrenimli) bir
varlık olduğumun farkına vardım. Kendimi Bilinçolog olarak tanımladım.
Otodidakt : Bir okula gitmeden kendi kendini
yetiştiren (kimse). eş. yani özöğrenimli.
Özöğrenim: Her şeyi kendi
kendine öğrenme, kendi kendini yetiştirme işi.
“Bilgi Çağı İnsanı”nın “yeti” sözcüğüyle tanımladığı bilinç
kavramını:
(a) Sorumluluk kavramıyla bütünleştirdik, ete
kemiğe büründürdük, somutlaştırdık.
(b) B (bilinç) = Z (zaman) x Ç2 ( çabanın karesi) şeklinde ifade ederek
bilimselleştirdik…
(c) Basında yer alan haberlerden derlediğimiz
bir “küresel ısınma sergisi” hazırladık.
BENİM ÇALIŞMALARIMDAN BAZI ÖRNEKLER
1996 yılında
İstanbul’da gerçekleştirilen HABİTAT II ve Bodrum’da gerçekleştirilen Yerel
HABİTAT Konferanslarına katıldım. Sorumluluklar üstlendim. Bu sorumlulukların
hakkını verebilmek için var gücümle çalışıyorum.
Ne var ki; gerek İstanbul gerekse
Bodrum HABİTAT Konferanslarına katılanlar arkasını getiremediler, üstlendikleri
sorumlulukların hakkını veremediler. Ünlü deyişle, “… doğura doğura ancak bir fare doğurdular.”
MUMİKOM’dan (Muğla
Milletvekillerini İzleme Komitesi’nden) esinlenerek kurduğum TUBİKOM, (Turgutreis Belediyesini
İzleme Komitesi) fare doğurmayan girişimlerimin bir başka örneğidir.
Muğla’nın Büyükşehir olması,
(Turgutreis’in mahalleye dönüşmesi) üzerine, BODBİKOM’u (Bodrum Belediyesini İzleme Komitesi’ni) kurdum.
1996 yılında:
(a) Bodrum Garajaltı kavşağında başlattığımız
bir çalışma ile Trafik Yasası’nın yayalarla ilgili “kırmızı ışık kuralı”nı ihlâl eden (bu yolsuzluğu yapan) yayaları,
( aynı kuralı sürücüler de yaya iken ihlâl etmektedirler) “Yeşili
Bekle, Lütfen”, “Sağdan, Lütfen”
yazılı pankartları kullanarak uyarmağa başladık.
(b) Bu arada,
sokakta, yani kamusal, yani Türk Milleti’ne ait alanda çöp, izmarit ve
benzeri atıkları toplama sürecini başlattık. Böylece, Türkiye’ye, özel
alanımız, yani tapulu malımız gibi
sahip çıktık.
Demokrasinin, (ilâhi bir lütuf
olan bu kavramın) herkesin, (neredeyse herkesin) “kırmızı ışık kuralı”nı ihlâl ettiği kavşaklarda özümsenebileceğini
ve bu kuralı ihlâl edenlerin demokrat olamayacağını aynı çalışmaları yaparken
öğrendik.
Diğer taraftan, demokrasinin, “özgürlüklerin özgürlüklerle sınırlı bir
yaşam biçimi olduğu” gerçeğini
dikkate alarak, sözü edilen kavşakları (a) “Demokrasi
Dershanesi” ve (b) “kırmızı ışık
kuralı”nı ihlâl edenleri uyaranları “Demokrasi
Öğretmeni” olarak tanımladık…
2001 yılında, borç alanın emir de almak zorunda kalacağı
inancıyla, uyruğu olduğum Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni “dış borç yükü”nden kurtarmak amacıyla bir kampanya başlatmak
istedim. Bu amaçla Başbakanlığa başvurdum. Hazine Müsteşarlığı’nın öngördüğü
yasal düzenleme yapılmadığı için bu girişimim amacına ulaşamadı.
Sayın İlyas Özgüven,
Bilmenizi istediğimiz en önemli
gerçek: Felaket olarak da tanımlanan “küresel
ısınmanın” “Bilgi Çağı”nda
gerçekleştiği (ozon tabakasının delindiği, buzulların eridiği, yağmur
ormanlarının tükendiği, türlerin azaldığı).; “Bilgi Çağı İnsanı”nın “bilgi
ile sınırlandırdığı eğitim”in felâketi önleyeme
konusunda yetersiz kaldığı; kişiyi bencillikten kurtaramadığı, diğerkâm kişilik
kazandıramadığı, bilinçlendiremediği;
gerçeği karşısında “Bilgi Çağı İnsanı”nın
“bilinçlendirici eğitim”i
özümsemesi, “Bilinç Çağı İnsanı”
olması yalnız ülkemiz değil, gezegenimiz için “olmazsa olmaz” bir koşul
olduğudur…
Bir başka önemli gerçek: “Bilgi Çağı İnsanı” bilinç sözcüğünü
yanlış kullanıyor;
* “Kasten”
ya da “maksatlı” yerine “bilinçli olarak”,
* “Biliyorum”
ya da “farkındayım” yerine “bilinçliyim” ya da “bilincindeyim”,
* (Bilinç sözcüğünün fiil olarak
kullanıldığında nesne almayacağını, geçişsiz bir fiil olduğunu bilmediği için)
“bilgilendiriyorum” ya da “bilgi veriyorum” yerine “bilinçlendiriyorum” diyor…
Bu konuda, TDK (Türk Dil
Kurumu)Başkanı sn. Prof Dr. Mustafa Kaçalin’e 16. 04. 2014 tarihinde yaptığımız
başvuruya halâ bir yanıt verilmedi/verilemedi…
Sayın İlyas Özgüven,
“Bilinç Çağı İnsanı”:
* Aşırı
tüketmez.
* Çevreyi kirletmez.
* Trafik kurallarını ihlâl etmez.
* Vergi kaçırmaz, kul hakkı yemez.
Eş deyişle,
yolsuzluk yapmaz, yolsuzluk yapanlarla mücadele etmekten kendisini alamaz.
Vicdanı başka türlü davranmasına
izin vermez.
“Bilinç Çağı İnsanı”
olarak yaptığım işlerin bazıları
(a) Açılışını (2003 yılında) Recep Tayyip
Erdoğan’ın yaptığı Turgutreis Yat Limanını, (D-Marin’i);
* ÇED raporunu hiçe sayarak, denizi
kirleterek, Çevre Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal, yani Türk Milleti’ne ait
alana tecavüz ederek inşa eden,
* D-Marin giriş kapılarındaki bekçi
kulübelerinin üstüne gölgelik olarak konmuş olan tenteleri zemine bağlayan
çelik halatlarla yaya yolunu kapatarak, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal,
yani Türk Milleti’ne ait alana işletirken
de defalarca tecavüz eden Doğuş Grubu’nun yaptığı yolsuzlukları önledim.
(b) Turgutreis Otobüs Terminali karşısındaki
Total Benzin İstasyonunun devasa reklam panosunu yaya yoluna koyarak, Trafik
Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal, yani
Türk Milleti’ne ait alana tecavüz
ederek yaptığı yolsuzluğu da aynı şekilde önledim.
Sayın İlyas Özgüven,
Türkiye’nin, KONU’da sözü edilen
hedeflere ulaşabilmesi için yalnız yerel basının değil, ulusal basının ,
örneğin, bugüne kadar Bodrum ekinde sürekli destek olan.Posta Gazetesi’nin ulusal
olanındaki ihtiyacın önem ve anlamını ifade etmem her şeyin fevkindedir.
Size daha fazla bilgi verebilmek,
konuyu etraflıca görüşebilmek için sizi Turgutris’e, Bilinçhane’mize (Bilinç Araştırma
ve Geliştirme Merkezi”ne) bekliyoruz
Saygılarımızla.
Atatürk Bağımlısı
Demokrasi Öğretmeni
Bilinç Üniversitesi Kurucuları
Platformu Temsilcisi
Türkiye HABİTAT Yolsuzlukları
Önleme Kozası Kolaylaştırıcısı
Bilinçolog Galip (Diğerkâm)
Baran
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844
84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin:
(a) İşlevi: “Bilgi Çağı” üniversitelerinin,
zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da
“Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız
bilgili değil aynı zamanda bilinçli Mimar, Mühendis, Doktor, Sosyolog, Psikolog,
Antropolog v.b. meslek mensuplarının
yetişmesine katkıda bulunmak.
(b) Kuruluş amacı: “Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü
olduğu”, bir başka deyişle, dünyevi değerlerin yerini uhrevi değerlerin aldığı
bir dünya düzeni kurmak.