Dr. Erdal A.
Osmanlıoğlu
ÇNAEM Merkez Müdürü
İSTANBUL
KONU: ÇNAEM çalışanları’na…
ÇNAEM’de Reaktör işletme ve Nükleer Elektronik uzmanı olarak
istihdam edilmek üzere gönderildiğim Pennsylvania Devlet Üniversitesi’nde
aldığım eğitimden (on the job training) sonra ÇNAEM’de 18 yıl çalıştım. 1978
yılında emekli olup Bodrum-Turgutreis’e yerleştim.
Bodrum’da, Halk Eğitim Merkezi’nde İngilizce Kursu açtım. İngilizce
dersi verdim
1989 yılında iki emekli arkadaşımla sokaklarda, çöp
toplamaya başladım. Benden başka hiç kimsenin kendisine yakıştıramadığı, deli
olarak tanımlanmama yol açan bu çalışmayı yaparken, sokağa, yani Türk Milleti’ne
ait alana sahip çıktım.
TÜRKİYE’YE SAHİP
ÇIKMAMA YOL AÇAN BAŞKA ÇALIŞMALAR:
Çevre, tüketim, trafik, sağlık,
vergi, rüşvet, milli servet, iş ahlâkı (Ahilik), imar ve her şeyi devletten
bekleme gibi alanlarda başlattığımız; insan’ı, insan davranışlarını ve
nedenlerini araştırdığımız (bazılarından yerel, bazılarından merkezi yönetimin
sorumlu olduğu), beni bencillikten (asalaklıktan)
kurtaran, dünya’nın ilk “yasa bağımlısı”, diğer deyişle; “yolsuzlukla mücadele uzmanı” olmamı sağlayan
çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten değişti.
* “Kendimi
tanımağa” başladım.
* Dünya’nın ilk
“Bilinç Çağı İnsanı” oldum.
* Edindiğim “tecrübi
bilgi” ile işlevi ve kuruluş amacı aşağıda açıklanan Bilinç
Üniversitesi’ni kurdum.
* “Devletin devamlılık ilkesi”
ile “Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve “yaratılanları Yaratan’dan
ötürü sevme” ilkelerini özümsedim. (Bu ilkeleri özümseyebilmek için
insanın değişmesi, sencil, yani diğerkâm bir varlığa dönüşmesi gerekiyor..)
* Bilinç konusunda
uzmanlaştığımın, otodidakt (özöğrenimli) olduğumun farkına vardım.
Kendimi Bilinçolog olarak tanımladım ve Dünya’nın ilk
Bilinçologu oldum.
Otodidakt : Bir okula gitmeden kendi kendini yetiştiren (kimse). eş.
yani özöğrenimli.
Özöğrenim: Her şeyi kendi kendine öğrenme, kendi kendini yetiştirme
işi.
*
2015’i “Yolsuzlukla Mücadele Yılı” ilan ettim.
Yukarıda sayılan alanlardaki
çalışmaları yaparken “Bilgi Çağı İnsanı”nın “yeti” sözcüğüyle
tanımladığı (sınırlandırdığı) bilinç kavramını:
(a) Sorumluluk kavramıyla bütünleştirdim, ete
kemiğe büründürdüm, somutlaştırdım.
(b) B (bilinç) = Z (zaman) x Ç2 ( çabanın
karesi) şeklinde ifade ederek bilimselleştirdim…
(c) Basında yer alan haberlerden derlediğim bir “Küresel
ısınma sergisi” hazırladım.
“BİLİNÇ ÇAĞI İNSANI” OLMAMA YOL AÇAN ÇALIŞMALARDAN
ÖRNEKLER:
1989 yılında, yukarıda
da ifade ettiğim üzere, sokakta, kamusal, yani Türk Milleti’ne ait alanda
çöp, izmarit ve benzeri atıkları toplamağa, Türkiye’ye, tapulu malım gibi
sahip çıktım. Böylece, yolsuzlukla
mücadele etmeğe başladım. Bu mücadeleyi pek çok il, ilçe ve beldede,
başlangıçtaki kadar sürekli değilse bile sağlığım elverdiğince sürdürüyorum. Aslında
Dünya’ya sahip çıkıyorum. Asalaklıktan (bencillikten) kurtulmuş olmanın
gereğini yapıyorum
1996 yılında
İstanbul’da gerçekleştirilen HABİTAT II ve Bodrum’da gerçekleştirilen Yerel
HABİTAT Konferanslarına katıldım. Ne var ki, Devletin kurumlarının yanı sıra
pek çok özel kuruluş, kişi, örgüt ve vakıfların katıldığı o konferanslara
katılanlardan, benim dışımda hiç kimse, verdiği sözleri tutmadı/tutamadı.
Dağlar fare doğurdu.
“Devletin Devamlılığı İlkesi”nin
gereği yapılmadı/yapılamadı (halâ).
MUMİKOM’dan (Muğla Milletvekillerini İzleme Komitesi) esinlenerek
(Belediye başkanlarına hesap sormak için) kurduğum TUBİKOM, (
“Turgutreis Belediyesini İzleme Komitesi”) Fare doğurmayan girişimlerimin bir
başka örneğidir.
Muğla’nın Büyükşehir, Turgutreis’in
Mahalle olması üzerine, BODBİKOM’u (Bodrum Belediyesi’ni İzleme
Komitesi) kurdum. Turgutreis Mahalle Meclisi’ni, Bodrum Belediyesi’ni ve Muğla
Büyük şehir Belediyesi’ni de izlemeğe başladım. Demokrasiyi öğrenmemi,
otokratlıktan kurtulmamı sağlayan bu çalışmaları yaparken, beni de izleyecek,
benden hesap soracak bir kişi kurum ya da kuruluşu (halâ) bekliyorum.
Aynı yıl (1996) Bodrum
Garajaltı kavşağında başlattığım bir çalışma ile yayalarla ilgili “kırmızı
ışık kuralı”nı ihlâl eden (yolsuzluk yapan) yayaları, “Yeşili
Bekle, Lütfen”, “Sağdan, Lütfen” yazılı pankartları kullanarak
uyarmağa başladım.
Bu çalışmayı yaparken, sözü edilen
kuralı ihlâl eden otokratların yolsuzluk yapmağa devam ettiklerini gözledim.
Diğer taraftan, demokrasinin, “özgürlüklerin
özgürlüklerle sınırlı bir yaşam biçimi olduğu” gerçeğini dikkate
alarak, sözü edilen kavşakları (a) “Demokrasi Dershanesi” ve (b) “kırmızı
ışık kuralı”nı ihlâl edenleri uyaranları “Demokrasi Öğretmeni”
olarak tanımladım. Dünya’nın ilk “Demokrasi
öğretmeni” oldum.
2001 yılında, borç alanın emir de almak zorunda kalacağı gerçeğini
dikkate alarak, uyruğu olduğum Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni “dış borç yükünden”
(dış borç boyunduruğu) kurtarmak amacıyla bir “gönüllü vergi”
kampanyası başlatmak istedim. Bu amaçla 57. Hükümet’e başvurdum. Hazine
Müsteşarlığı’nın olumlu görüş bildirmesine karşın öngörülen yasal düzenleme
yapılmadığı için bu girişimim başarılı olmadı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti “dış borç boyunduruğu”ndan halâ
kurtulamadı, ne yazık ki.
Bu başarısız uygulama da,
uyruklarının sahip çıkmadıkları bir devletin, ancak “mış gibi bir devlet”
olabileceğini gösterdi.
Sayın Dr. Erdal A.
Osmanlıoğlu,
Felaket olarak da tanımlanan “Küresel
ısınma” “Bilgi Çağı”nda gerçekleşti. Bu çağın “bilgi vermekten ibaret olan eğitim anlayışı” felâketi
önleyemedi. Sonuç olarak, “Bilgi Çağı İnsanı”nın, “küresel ısınmayı” durdurabilmesi için, “Eğitimin bilinçlendirici
boyutunu” özümsemesi, “Bilinç Çağı İnsanı” olması gerekiyor.
Başta sayılan alanlardaki çalışmaları
yaparken geliştirdiğim, ilk ve orta öğretim okulu öğrencileri müfredat
programına “uygulama dersi” olarak konulmasını M. E. Bakanlığı’na
önerdiğim, çocuklarımıza da benzer özellikleri kazandıracak, onların da “Bilinç Çağı İnsanı” olmalarını sağlayacak
olan, “Trafik terörüne halkın işbirliğinde son verme ve demokrasiyi tabana
yayma projesi” dikkate alınmadı. Uygulanmadı. M. E. Bakanlığı, “Bilinç
Çağı İnsanı” yetiştirilmesi önerimi kabul etmedi, “Eğitimin
bilinçlendirici boyutu”nu anlamazlıktan geldi.
“BİLGİ ÇAĞI İNSANI”
BİLİNÇ SÖZCÜĞÜNÜ YANLIŞ KULLANIYOR;
* “Kasten”
ya da “maksatlı” yerine “bilinçli
olarak”,
* “Biliyorum”ya
da “farkındayım” yerine “bilinçliyim” ya da “bilincindeyim”,
* (Bilinç
sözcüğünün fiil olarak kullanıldığında nesne almayacağını, geçişsiz bir fiil
olduğunu bilmediği için) “bilgilendiriyorum” ya da “bilgi veriyorum”
yerine “bilinçlendiriyorum” diyor. M.
E. Bakanlığı yanlış kullanımı sürdürüyor.
Bu yanlışlığın düzeltilmesi için,
16. 04. 2014 tarihinde, TDK’ya (Türk
Dil Kurumu) yaptığım başvuruya halâ bir yanıt verilmedi. “Eğitimin bilinçlendirici
boyutu”nu
anlamazlıktan geldi. Yanlış kullanımı, TDK da sürdürüyor.
M. E. B. ve TDK , “Bilinç Çağı İnsanı” yetiştirilmesi önerimizi engelleme konusunda işbirliği
yapıyorlar.
“BİLİNÇ ÇAĞI İNSANI”, ÖZETLE:
* Aşırı
tüketmez.
* Çevreyi
kirletmez.
* Rüşvet
almaz/vermez.
* Trafik
kurallarını ihlâl etmez.
* Vergi
kaçırmaz, kul hakkı yemez.
Eş deyişle,
yolsuzluk yapmaz, yolsuzluk yapanlarla mücadele etmekten kendisini alamaz.
Başka türlü davranmasına, özümsediği ilkeler izin vermez.
“NE VAR NE YOK” SORUSU İÇİN
BAZI CEVAPLAR:
*
Turgutreis’in, Bodrum’un,
Muğla’nın,Türkiye’nin, Dünya’nın sakini çok, ama benden başka sahibi yok (halâ).
* Turgutreis’in,
Bodrum’un, Muğla’nın,Türkiye’nin, Dünya’nın muhtarı, kaymakamı, valisi,
belediye başkanı çok, ama benden başka “yasa bağımlısı” bir sakini yok
(halâ).
* Turgutreis’in,
Bodrum’un, Muğla’nın, Türkiye’nin, Dünya’nın ibadethanesi, hastanesi, eczanesi,
hapishanesi çok, ama benim Turgutreis’te kurduğumdan başka Bilinçhanesi (BİLİNÇ
ARAŞTIRMA, GELİŞİTİRME VE EĞİTİM MERKEZİ) yok (halâ).
* Turgutreis’in,
Bodrum’un, Muğla’nın,Türkiye’nin, Dünya’nın sosyologu, psikologu, antropologu
çok, ama benden başka Bilinçologu yok (halâ).
Sayın Dr. Erdal A.
Osmanlıoğlu,
Kısaca söylemek gerekirse;
“Küresel ısınma”nın durabilmesi, yolsuzlukların sona erebilmesi, otokrasinin
sona erebilmesi için, bu Dünya’nın sakinlerinin değişmeleri, “Bilinç Çağı
İnsanı” olmaları gerekiyor.
“BİİLNİÇ ÇAĞI İNSANI” OLARAK
YAPTIĞIM İŞLERDEN BAZILARI:
(a) Açılışı, 2003 yılında yapılan
Turgutreis Yat Limanını (D-Marin’i);
*
ÇED raporunu hiçe sayarak, denizi kirleterek, Çevre Yasası’nı ihlâl ederek,
kamusal, yani Türk Milleti’ne ait alana tecavüz ederek inşa eden,
* D-Marin giriş kapılarındaki bekçi kulübelerinin üstüne
gölgelik olarak konmuş olan tenteleri zemine bağlayan çelik halatlarla yaya
yolunu kapatarak, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal, yani Türk Milleti’ne
ait alana işletirken de defalarca tecavüz eden, (Başkanı Ferit Şahenk’e,
önceki Meclis Başkanlarından Köksal Toptan’ın TBMM Hizmet Ödülü verdiği) Doğuş
Grubu’nun yaptığı yolsuzlukları önledim.
(b) Turgutreis Otobüs Terminali karşısındaki Total Benzin
İstasyonunun devasa reklam panosunu yaya yoluna koyarak, Trafik Yasası’nı ihlâl
ederek, kamusal, yani Türk Milleti’ne ait alana tecavüz ederek yaptığı yolsuzluğu
da aynı şekilde önledim.
Sayın Dr. Erdal A. Osmanlıoğlu,
Uyrukları “Bilinç Çağı İnsanı”
olduklarında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en fazla bir yıl içinde:
(a) Muasır Medeniyet’in üstüne çıkacağını,
(b) Küresel
sınmayı durdurmada Dünya’ya öncülük edeceğini,
(c)
Dünya Şeffaflık Örgütü”nün 2014 yılında yayınladığı raporda (Yolsuzluk Algısı
Endeksi’nde) ilk sırada ye alan Danimarka’nın üstünde (1. sırada) yer alacağını
(kendi örneğime dayanarak İDDİA EDİYORUM.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
uyruklarının, sadece “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsemeleri
bile, bu ülkede suç işlenmemesi, adaletin sorun olmaması, bu kadar çok polis, Savcı
ve Hâkime gerek kalmaması için yeterli olacaktır.
Yukarıda dile getirdiğim gerçekleri
ÇNAEM çalışanları ile paylaşmak istedim.
Saygılarımla.
Bilinç Üniversitesi Kurucuları
Platformu Temsilcisi
Türkiye HABİTAT Yolsuzlukları
Önleme Kozası Kolaylaştırıcısı
Bilinçolog Galip (Sencil, yani Diğerkâm)
Baran
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535)
844 84 76
E-POSTA:
galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin:
(a) İşlevi:
“Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına
dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler
kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli
mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek
mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b) Kuruluş amacı:
“Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu”, bir başka deyişle, “dünyevi değerler”in yerini
“uhrevi değerler”in aldığı bir dünya düzeni kurmak.
EKİ: Çalışmalarımla ilgili
belgelerden oluşan bir klasör
ADRES: 4076 Sokak No:
5/2 PK: 20
Turgutreis-BODRUM